ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri

Zamanın ruhu dijitalleşti; klavyelerin çıkardığı sesler, artık çekiç ve örsün yerini aldı. Bir dönem hanlar, çarşılar, kepenk açan esnaflarla dolup taşarken, bugün ticaretin kalbi sessizce sunucularda atıyor. İşte tam da bu dönüşüm, bizi “Ticaret Hukukunda Elektronik Ticaretin Yükselmesi ve Hukuki Etkileri” başlığı altında, derinlemesine düşünmeye zorluyor.

Şöyle bir düşün: Geçmişte bir satış için el sıkışılır, söz senetti. Şimdi? Onay kutularına tıklıyoruz. Bir ‘kabul ediyorum’ ifadesi, artık sayfalar dolusu sözleşmenin yerine geçiyor. Evet, elektronik ticaret yalnızca bir teknolojik gelişme olmakla kalmaz; eş zamanlı olarak hukukla dans eden, sınırları yeniden çizen bir paradigma kaymasıdır. Ticaret hukukunun sabit ve somut taşları, e-ticaretin dalgalarıyla yeniden şekilleniyor.

Demek ki bu değişim ne kadar büyük?

  • 2024 yılı itibarıyla Türkiye’deki e-ticaret hacmi 1,8 trilyon TL’yi aştı.
  • Bu, bir tek ekonomik bir veri değil; hukuk sistemimizde de sarsıcı etkiler yaratan bir büyüme dalgası.

Ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi, bir yanıyla fırsatları beraberinde getirirken, diğer yanıyla ciddi bir belirsizlik ve yeniden yorumlama ihtiyacını doğuruyor. Taraflar kimdir, yükümlülükler nasıl belirlenir, bir mail onayı sözleşme doğurur mu?

Bu makale; bu sorularla birlikte, “hukukun dijitalle nasıl başa çıktığına” da ışık tutacak. Ve elbette, bu yeni dijital çağda, ticaret hukukunun yalnızca uyanmakla kalmayıp yeniden yazılması gerektiğini de tartışacağız.

Elektronik Ticaretin Tarihsel Gelişimi ve Dijital Dönüşüm

Modern çağın dijital perdesi aralandığında ilk görünen sahne belki de şuydu: “Sepete Ekle” butonunun 90’ların sonundaki mütevazı varlığı. Bugünse o buton, milyarlarca dolarlık ekonomilerin başrol oyuncusu. Lakin bu dönüşüm birden olmadı. Elektronik ticaret, zamanla büyüyen, evrim geçiren, hukuku bile kendi peşinden sürükleyen bir olgudur.

Globalden Türkiye’ye E-Ticaretin Evrimi

1990’ların başında ABD’de, bir üniversite öğrencisinin pizza siparişini çevrimiçi vermesiyle başlayan bu serüven, kısa sürede yalnızca ürünle sınırlı kalmayıp; hukuk, kültür ve davranış biçimi ihraç eden bir düzleme taşındı. Amazon, eBay gibi platformlar; tek alışveriş siteleri olmanın ötesinde, dijital ekonominin yeni anayasalarını yazan kurumlardı.

Türkiye ise bu dijital kervana 2000’li yılların ortasında katıldı. İlk nesil e-ticaret siteleri Gittigidiyor, Hepsiburada, Yemeksepeti yalnızca ticareti dönüştürmedi, ek olarak ticaret hukukunun “statik yapısını” da test etmeye başladı.
O dönem, birçok hukukçu elektronik imzanın geçerliliğini, mesafeli satış sözleşmelerinin sınırlarını ve tüketici haklarının nasıl korunacağını tartışırken, internet çoktan bir pazar yerine dönüşmüştü.

Bugün ise ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri, artık yalnızca akademik bir tartışma olmanın ötesine geçmiş; doğrudan şirketlerin sürdürülebilirliğini ve tüketicilerin haklarını belirleyen bir gerçeklik hâline gelmiştir.

COVID-19 ve Sonrası Dönemde Büyüme Trendleri

Ve sonra… Dünya bir sabah, sokakların boş olduğu, dükkânların kepenk indirdiği bir sessizlikle uyandı. 2020 yılında patlak veren COVID-19 pandemisi, e-ticareti yalnızca bir tercih olmaktan çıkararak bir zorunluluk haline getirdi.

  • Türkiye’de e-ticaret hacmi yalnızca 2019-2021 arasında yaklaşık %122’lik bir artış gösterdi.
  • 2021’de e-ticaretin genel ticarete oranı %17,7’ye ulaştı (Ticaret Bakanlığı verisi).
  • Dijital ödeme sistemleri, temassız teslimatlar ve dijital sözleşmeler artık günlük hayatın doğal parçası oldu.

Gelgelelim mesele sırf hacim değildi. Bu büyüme, beraberinde ciddi hukuki meseleleri de taşıdı:
“Mesafeli satışta iade hakkı kaç gün?”, “Tedarikçi kimdir, aracı platform kimdir?”, “Elektronik ortamda yapılan sözleşmeler ne kadar bağlayıcıdır?” gibi sorular, pandemi sonrası gündemin tam ortasına yerleşti.

Ve şu netleşti: Ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi, yalnızca çevrimiçi mağazaların artışıyla sınırlı kalmaz; hem de hukuk sisteminin çevikliğini, güncellenebilirliğini ve çağdaş ihtiyaçlara uyumunu da test eden bir süreçtir.

KOBİ’lerin Dijitalleşmede Hukuki Eksikleri

Büyük platformlar bu dijital kasırgaya hazırlıklıydı belki ama ya küçükler?

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için dijitalleşme; çoğu zaman “bir web sitesi kurmak”tan ibaret görüldü. Fakat dijital dönüşüm yalnızca teknik bir süreçle sınırlı kalmaz, hem de hukuki bir boyut da taşır ve işte bu noktada çarpıcı bir boşluk ortaya çıktı.

Pek çok KOBİ hâlâ mesafeli satış sözleşmesi metinleri, açık rıza formları ya da aydınlatma yükümlülükleri gibi temel belgeleri eksik ya da hatalı hazırlıyor.

  • Ticaret Bakanlığı’nın 2023 verilerine göre, e-ticaret şikâyetlerinin yaklaşık %38’i, eksik bilgilendirme ya da hukuki metinlerin bulunmamasından kaynaklanıyor.
  • Bir başka ifadeyle: Satış var, ama zemini yasal değil.

Burada içten bir gözlemimi paylaşmalıyım:
Pek çok KOBİ sahibiyle birebir yaptığım sohbetlerde aynı cümleyi duydum “Hukuk bizi hep zorlaştırıyor.”
Oysa gerçek şu: Hukuk, e-ticaretin sınırlarını çizmekle kalmaz; güven verir, görünmez koruma alanları yaratır. Yani ticaretin yağmurlu günlerinde, iyi hazırlanmış bir sözleşme, en sağlam şemsiyedir.

Türkiye’de Elektronik Ticaret Hukuki Çerçevesi

Her toplumun kalbinde bir düzen, her düzenin zemininde bir hukuk vardır. Elektronik ticaretin yükselişi, yalnızca ekonomik bir dönüşüm olmakla kalmaz; ek olarak hukuki bir inşa sürecidir. Türkiye bu dijital inşaya 2014’te temel attı; fakat binanın katları, her yıl biraz daha eklendi. Evet, dijital ticaretin büyüyen gövdesi, artık ticaret hukukunun klasik kıyafetlerine sığmıyor. Yeni yasalar, yeni düzenlemeler ve yeni anlayışlar gerekiyor.

6563 Sayılı Kanun’un Kapsamı ve 2022 Güncellemeleri

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun…
Kulağa resmi, katı, belki biraz uzak geliyor, değil mi? Ama bu kanun, çevrimiçi ticaret yapan herkesin ister bir e-posta gönderen küçük bir esnaf, isterse devasa bir pazaryeri platformu olsun önüne gelen ilk harita.

2014’te yürürlüğe giren bu kanun, ilk başta yalnız ticari elektronik iletilerle (yani tanıtım e-postaları, SMS’ler vb.) ilgiliydi. Lakin e-ticaretin hızla büyümesiyle birlikte yetersiz kaldı. Ve nihayet 2022 yılında, bu kanun radikal bir şekilde güncellendi.

Neler değişti?

  • Pazaryerleri ile satıcılar arasındaki ilişki netleştirildi. Artık platformların, satıcılara haksız şartlar dayatması yasak.
  • Büyük e-ticaret aktörlerine “ekonomik bütünlük” tanımı getirildi; birden fazla şirketi olan yapılar, toplu olarak değerlendiriliyor.
  • Komisyon oranlarına ve reklam bütçelerine sınırlama getirildi.

Bu güncellemeler, ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri açısından bir dönüm noktasıydı. Çünkü ilk kez, hukukun dili hem satıcıyı hem de tüketiciyi kapsamakla kalmayıp, dijital platformun bizzat kendisini doğrudan hedef aldı.

Bir başka deyişle; artık sade ‘ne satıldığı’ ile sınırlı kalmayıp, ‘nerede’ ve ‘nasıl’ satıldığı da hukuki denetime tabidir.

KVKK’nın E-Ticarette Uygulanması ve Açık Rıza Prosedürleri

Gelin biraz daha kişisel bir alana bakalım: verilerimize.

İnternette alışveriş yaparken bıraktığımız izler… e-posta adresimiz, kargo bilgilerimiz, ödeme tercihimiz, hatta hangi ürünü ne kadar süre incelediğimiz bile bir veri kümesidir. Ve her veri, bir hak doğurur.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), tam da bu noktada devreye girer.
Bununla birlikte ne yazık ki birçok e-ticaret sitesi, bu kanunu yalnızca “çerez bildirimiyle” yerine getirdiğini sanıyor. Oysa durum çok daha derin.

  • Açık rıza sırf “kabul ediyorum” kutucuğu değildir; rıza, belirli bir işlem için, bilgilendirmeye dayalı ve özgür iradeyle verilmiş olmalıdır.
  • Müşterinin veri işleme sürecine dair bilgilendirilmesi; aydınlatma metni ile sağlanmalıdır.
  • Her veri türü için ayrı ayrı açık rıza alınmalıdır; örnek olarak kampanya bildirimleri için farklı, kullanıcı davranış analizi için farklı onay gerekir.

Bir e-ticaret sitesinde “sepete ürün eklemek” ne kadar kolaysa, bu verilerin işlenme süreci o kadar karmaşıktır. O nedenle, KVKK’nın gereklerini eksiksiz uygulamak hem hukuki bir zorunluluk hem de tüketiciyle kurulan dijital güven köprüsünün temel taşıdır.

Tüketici Koruma Kanunu ve Mesafeli Satış Hükümleri

Tüketici Hakları deyince aklımıza ilk gelen şey ne olur? Belki bir iade talebi, belki “kargom gelmedi” şikâyeti… Fakat bu meselelerin ardında, son derece ciddi ve kapsamlı bir hukuk disiplini yatıyor.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, e-ticaret yapan her satıcının ezbere bilmesi gereken bir pusuladır. Özellikle mesafeli satış sözleşmeleri, bu kanunun en çok uygulanan ama en az anlaşılan alanıdır.

Neden mi?

Çünkü dijitalde yüz yüze gelinmez. Satıcı ve alıcı, yalnızca ekranda kesişir. Bu yüzden:

  • Satıcı, tüketiciyi ürün, fiyat, teslim süresi, iade koşulları hakkında açık biçimde bilgilendirmelidir.
  • Satış gerçekleşmeden önce, bu bilgilerin onaylanması gerekir.
  • Tüketici, ürünü teslim aldığı andan itibaren 14 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeden cayma hakkına sahiptir.
  • Ve cayma hakkının kullanıldığı durumlarda, tüm ücretler (kargo dahil) 10 gün içinde iade edilmelidir.

Buna karşın pratikte, birçok e-ticaret işletmesi bu süreçleri ya eksik yerine getiriyor ya da hiç uygulamıyor. Hâlbuki ticaretin dijitalleşmesi, sorumlulukları azaltmaz; yalnızca biçimini değiştirir.

Bu kısımda gördüğümüz üzere, ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri, yalnızca teknolojik değişime işaret etmekle kalmaz; ek olarak derin bir mevzuat devinimini de ortaya koyar.

Bu devinimin içinde yer almak isteyen her girişimci, dijital altyapısını tamamladığı kadar hukuki temellerini de sağlamlaştırmalıdır. Çünkü biliyoruz: İnşa ettiğin şey ister bir uygulama ister bir şirket olsun temelinde hukuk yoksa, ilk sarsıntıda yıkılır.

Tüketici Hakları ve Platform Yükümlülükleri

Tüketici…
Ne kadar basit bir kelime gibi görünse de arkasında hem bir anayasal haklar bütünü hem de dijital çağın en savunmasız figürlerinden biri gizlidir. Özellikle elektronik ticarette, tüketici bir tıklamayla satın alır ama arka planda o tıklamanın doğurduğu sonuçlar çok katmanlı, çok yönlüdür. Çünkü alışveriş eylemiyle birlikte yalnızca ürün taşınmaz; ek olarak sözleşme, rıza, kişisel veri, teslimat ve hatta hayal kırıklığı da taşınır.

İşte bundan ötürü, ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri kavramını işlerken, tüketici haklarına değinmemek doğrudan bir sorumsuzluk olurdu.

Bilgi Verme, Cayma Hakkı, Ayıplı Mal

Elektronik ticaret, fiziksel bir mağazadan farklıdır.
Tüketici ürünü deneyemez, dokunamaz, inceleyemez. Gördüğü şey yalnızca bir ekran yansımasıdır. Dolayısıyla, bilgi eksikliği telafi edilemez zararlara dönüşebilir. Hukuk da bunu görür, anlar ve düzenler.

İşte bunun için mesafeli satış sözleşmesi sistemi geliştirilmiştir. Burada satıcının yükümlülüğü nettir:

  • Ürünle ilgili tüm temel özellikler açıkça belirtilmelidir: renk, boyut, malzeme, üretici firma vb.
  • Satıcı, fiyat, teslim süresi, kargo masrafı, iade prosedürü gibi bilgileri tüketiciye sunmak zorundadır.
  • Ve en önemlisi: cayma hakkı.

Tüketici, ürünü teslim aldıktan sonra 14 gün içinde, herhangi bir gerekçe göstermeden iade etme hakkına sahiptir. Bu hak, yalnızca bir jest olmanın ötesinde; Avrupa Birliği normları ile uyumlu bir güvencedir.

Lakin sorun burada bitmez.

Satılan ürün ayıplı ise; mesela kırık, eksik, yanlış ya da işlevsizse, tüketicinin iadenin yanı sıra değişim, onarım, bedel indirimi veya sözleşmeden dönme gibi çeşitli hakları da vardır. Bunlar 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da açıkça belirtilmiştir.

Ama gel gör ki pratikte, pek çok e-ticaret platformu bu hakları gizlemeyi, sınırlandırmayı veya tüketiciye yük gibi göstermeyi tercih eder. Oysa hukuk, ticaretin vicdanıdır; kazananı kadar korunması gerekeni de hesaba katmalıdır.

Veri Güvenliği ve Kişisel Veri Hakları

Modern e-ticaretin yeni para birimi; veri.

Bir tüketici siteye girdiğinde yalnızca ürün bakmaz; aynı anda dijital bir iz bırakır. IP adresinden e-posta adresine, konum bilgisinden cihaz türüne kadar her şey arka planda toplanır, analiz edilir, sınıflandırılır.

İşte tam da bu noktada KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) devreye girer.

Satıcıların ve platformların yükümlülüğü, yalnızca fiziksel ürünle sınırlı değildir; tüketicinin dijital haklarına da saygı göstermeleri gerekir. Bu yükümlülükler şu ana başlıklar altında toplanabilir:

  • Aydınlatma Yükümlülüğü: Tüketiciye hangi verilerin ne amaçla işlendiği açıkça belirtilmelidir.
  • Açık Rıza: Verinin işlenmesi, analiz edilmesi veya üçüncü taraflarla paylaşılması ama ve buna karşın özgür iradeyle verilen bir onaya dayanmalıdır.
  • Veri Güvenliği: Toplanan kişisel veriler, siber saldırı veya veri sızıntısına karşı korunmalı; buna dair teknik ve idari tedbirler alınmalıdır.

Ne yazık ki Türkiye’de faaliyet gösteren birçok e-ticaret platformu hâlâ bu konularda ciddi eksiklikler taşımaktadır. Özellikle küçük işletmeler, “çerez politikası”nı KVKK zannedip yalnızca bir uyarı kutucuğuyla süreci geçiştirmektedir. Bu hem hukuka aykırıdır hem de kullanıcı güvenini yerle bir eden bir uygulamadır.

Promosyon, Rekabet ve Haksız Uygulamalara Karşı Koruma

Kimi zaman bir kampanya banner’ı çıkar karşımıza: “Yalnız bugün, %70 indirim!”
Kimi zaman “Tükendi, son 1 ürün” yazısı düşer ekrana.
Ve kimi zaman ürün, sırf başka sitede daha ucuz olduğu için sepete eklenemez. İşte burada, pazarlama ile manipülasyon arasındaki çizgi bulanıklaşır.

Hukuk bu çizgiyi netleştirir.

Rekabet hukuku ve tüketiciyi koruma hükümleri, e-ticaret ortamında gerçekleştirilen haksız ticari uygulamaları yasaklar. Nedir bu uygulamalar?

  • Yanıltıcı reklamlar: Gerçek dışı indirim oranları, var olmayan stoklar.
  • Zorlayıcı yönlendirmeler: Tüketicinin tercih hakkını sınırlayan kullanıcı arayüzleri.
  • Haksız fiyatlandırma: Belirli satıcılara avantaj sağlayan algoritmik düzenlemeler.

2022 yılında yürürlüğe giren güncellemelerle birlikte, Ticaret Bakanlığı ve Rekabet Kurumu bu uygulamalara karşı denetimlerini artırmış, büyük platformlara ciddi yaptırımlar uygulamıştır.

Unutulmamalıdır ki, dijital ortamda rekabet yalnızca fiyatla sınırlı kalmaz; dürüstlük de bu rekabetin temel unsurlarındandır.
Ve hukuk burada, rekabeti bir oyun olarak görmekten öte, onu etik bir mesele olarak ele alır.

Bu kısımda ele aldıklarımız, bize şunu gösteriyor:
Tüketicinin korunması hem yasal bir zorunluluk hem de ticaret etiği açısından temel bir meseledir.

Ve ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri, buna karşın bu etik boyut hesaba katıldığında tam anlamıyla kavranabilir.

Rekabet Hukuku ve Dijital Piyasada Adil Oyun

Ticaret yalnızca ürünlerin yarıştığı bir alanla sınırlı kalmaz, bunun yanı sıra fırsatların da rekabet ettiği bir zemindir.

Bu yarışta herkes aynı çizgiden başlamaz; kimi devasa bir rüzgârla öne fırlar, kimi daha start bile veremeden gölgede kalır. İşte hukukun görevi burada başlar: yarışı adil tutmak.

Ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri, rekabet hukukunun dijital platformlar nezdinde yeniden ele alınmasını zorunlu hâle getirmiştir. Çünkü rekabet ihlalleri artık sanayi alanında yaşanmıyor; algoritmalar, veri setleri ve dijital görünürlük üzerinden gerçekleşiyor.

Hâkim Durum ve Büyük Dijital Platformların Düzenlenmesi

Geleneksel pazarda bir mağazanın “büyük” olması, metrekaresiyle ölçülürdü. Oysa dijital pazarda büyüklük, görünürlükle, kullanıcı sayısıyla ve en önemlisi veriyle ölçülüyor.
Bugünün e-ticaret devi, yalnız satıcı değildir; ek olarak reklamcısı, kural koyucusu, hakemidir. Hem oyunu oynar hem kuralları yazar.

Hukuk bu noktada “hâkim durum” kavramına yaslanır.

  • Bir dijital platform, kendi hizmet sağlayıcılarını kayırıyorsa,
  • Üçüncü taraf satıcıları haksız şartlara maruz bırakıyorsa,
  • Pazar girişini engelleyici davranışlar sergiliyorsa,

bu platform artık yalnızca rekabetin bir aktörü olarak kalmaz, rekabetin bizzat sınırlandırıcısı hâline gelir.

2022 yılında Türkiye’de yapılan yasal düzenlemelerle birlikte:

  • E-ticaret platformları için yıllık işlem hacmine ve işlem sayısına göre yükümlülük seviyeleri belirlendi.
  • Hâkim durumdaki platformlara veri paylaşım zorunluluğu, satıcıya ayrım gözetmeme yükümlülüğü gibi maddeler getirildi.
  • Kendi markalarını öne çıkaran, fiyat baskısı uygulayan dev platformlara Rekabet Kurumu tarafından ciddi para cezaları uygulandı.

Bu adımlar, dijital rekabeti sınırlamak için atılmadı; onu doğru bir zemine oturtmak amacı taşıdı. Çünkü adil oyun, bir tek kazananı gözetmekle tanımlanmaz; yarışma şansına sahip herkesin korunması anlamına gelir.

Rekabeti Bozucu Uygulamalar: Kısıtlar, Lisans Bedelleri ve Diğerleri

Gelin şimdi işin biraz daha teknik ama bir o kadar da önemli kısmına bakalım: rekabeti bozucu uygulamalar.

Bir platformun satıcıya “Bu ürünü başka yerde daha ucuza satamazsın” dediğini düşün.
Ya da “Benim algoritmamda görünmek istiyorsan, ek komisyon ödeyeceksin” şeklinde baskı kurduğunu…
İşte bu tür davranışlar, serbest piyasa yerine manipüle edilmiş bir düzeni ortaya çıkarır.

Rekabet hukukunda bu tür uygulamalar şöyle sınıflandırılır:

  1. Fiyat eşitleme zorunluluğu (MFN – Most Favoured Nation)
    Satıcının başka platformlarda farklı fiyat vermesi engellenir.
    → Rekabeti kısıtlar.
  2. Veriye dayalı ayrımcılık
    Platform, kullanıcı davranışlarından elde ettiği verileri sade kendi lehine kullanır.
    → Dışlayıcı etki doğurur.
  3. Lisans bedelleri ve görünürlük ücreti
    Satıcı daha fazla ödemedikçe öne çıkamaz.
    → Tüketiciye ulaşma hakkı parayla satılır.

Bu uygulamalar yalnızca küçük işletmelerle sınırlı kalmaz; ek olarak tüketiciyi de etkiler. Çünkü rekabet azaldığında fiyatlar yükselir, seçenekler daralır ve en önemlisi yenilikçilik yavaşlar. Dijital piyasa büyürken, aslında nefes alamaz hâle gelir.

AB Dijital Piyasalar Yasası ve Türkiye’ye Etkisi

Avrupa Birliği, dijital ekonomideki bu dengesizliği erkenden fark etti. 2022 yılında yürürlüğe giren Dijital Piyasalar Yasası (Digital Markets Act – DMA), sade bir mevzuat olmanın ötesinde, neredeyse bir manifesto niteliğindeydi.

Bu yasa, belirli büyüklüğün üzerindeki teknoloji şirketlerini “kapı bekçileri” olarak tanımlar ve onlara özel yükümlülükler getirir:

  • Platformlar, kendi hizmetlerini ön plana çıkaramaz.
  • Rakip ürünlere eşit erişim sağlanmak zorundadır.
  • Satıcı verileri, yalnızca satıcıya özel kalmalı; platformun kendi lehine kullanılamaz.

Öyleyse, Türkiye bu gelişmelerin neresinde?

Aslında oldukça yakınında.

  • Rekabet Kurumu, son üç yılda Amazon, Trendyol ve Hepsiburada gibi platformları birçok kez incelemeye aldı.
  • 2022 ve 2023’te e-ticaret yasasında yapılan değişiklikler, AB standartlarıyla yakınsama gösterdi.
  • Ticaret Bakanlığı, “büyük platform” tanımını AB ile benzer kriterlere göre belirledi: işlem hacmi, işlem sayısı, ekonomik bütünlük.

Bu eğilim şunu gösteriyor; Türkiye, ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri bağlamında hem kendi iç hukukuna hem de uluslararası normlara entegre olmaya çalışıyor.

Yani artık mesele yalnızca yerli pazarla sınırlı kalmıyor; küresel dijital rekabet düzenine uzanıyor.

Dijital piyasada adil oyun, yalnızca oyuncuların dürüstlüğüne bırakılmayacak kadar hayati bir meseledir. Hukuk burada yalnızca hakem olmakla kalmaz; bunun yanı sıra kuralları yazan, çizgileri çeken, oyunu yeniden tanımlayan bir güçtür.

Ve unutulmamalı; rekabet, yalnızca kazananı ortaya çıkarmaz, aynı anda dengeyi de yaratır.

Hukuki Etkiler ve Uyum Stratejileri

Elektronik ticaretin yükselişi, yalnızca yeni kazanç yolları sunmakla kalmıyor; beraberinde yepyeni risk alanları da yaratıyor.

Her tıklama, her veri girişi, her sanal onay, aslında görünmez bir sözleşmenin imzalanması demek. İşte o yüzden, ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri, yalnızca mevzuata uyumu gerektirmiyor, beraberinde kurumsal bir bilinç dönüşümünü de zorunlu kılıyor.

Yasalar yalnızca denetlemek amacıyla sınırlı kalmaz; eş zamanlı olarak yönlendirmek, eğitmek ve düzenlemek için vardır. Bu düzeni kavrayamayan işletmeler için ise maliyet sırf ekonomik kalmayıp hem de itibarı da etkileyebilir.

İşletmeler İçin Hukuki Riskler ve Yaptırım Örnekleri

Bir e-ticaret sitesinin tasarımı dahi, hukuki sonuç doğurabilir.
Örnek olarak bir sipariş onay butonu, tüketicinin rızasını yeterince açık ifade etmiyorsa; bu, geçersiz bir sözleşme yaratır. Ya da açık rıza alınmadan e-posta gönderilmesi durumunda bu, yalnızca spam olarak değerlendirilmez; hem de bir ihlal olarak kabul edilir.

Son yıllarda yaşanan bazı dikkat çekici örnekler:

  • 2022 yılında, Rekabet Kurumu, çevrimiçi pazaryeri üzerinden kendi markasını kayıran bir platforma 61 milyon TL para cezası verdi.
  • 2023’te, KVKK Kurulu, açık rıza alınmadan reklam iletisi gönderilmesi nedeniyle bir e-ticaret şirketine 900 bin TL ceza uyguladı.
  • Tüketici Hakem Heyetlerine yapılan şikâyetlerin %34’ü, mesafeli satışlardaki bilgi eksikliği ve iade engelleriyle ilgiliydi.

Bu yaptırımlar yalnızca rakamlardan ibaret olmakla kalmaz; hukuki refleksin keskinleştiğini ve dijital dünyada da sorumluluğun netleştiğini gösterir.

Bir işletme için en büyük risk, kanunu bilmekten çok, onu hafife almaktır.

Uyum ve Şeffaflık Stratejileri (Politikalar, Sözleşme Metinleri, Linkleme)

Hukuki risklerden kaçmanın tek yolu köşe bucak saklanmak yerine, göz önünde olmaktır. Şeffaflık ise dijital çağda bir lütuf sayılmaz; aksine, bir zorunluluktur.

İyi bir uyum stratejisi; ticaretin tüm halkalarını kapsar:

  • Aydınlatma metinleri: Anlaşılır ve sade bir dille hazırlanmalı, kişisel veri işleme süreçleri net biçimde anlatılmalıdır.
  • Sözleşme metinleri: Tüm kullanıcıların kolayca erişebileceği şekilde sitede yer almalı; özellikle mesafeli satış sözleşmeleri ve ön bilgilendirme formları açıkça linklenmelidir.
  • Onay süreçleri: Önceden seçili kutucuklar yerine aktif onay kutuları tercih edilmeli, rıza alma prosedürleri denetlenebilir olmalıdır.
  • Gizlilik politikaları: Salt yasal metinler olmakla kalmayıp, kullanıcıya yol gösteren, uygulamaya dönük belgeler olmalıdır.

Bunlara ek olarak, içeriklerin düzenli olarak gözden geçirilmesi, sektörel güncellemelerle paralel hareket edilmesi gerekir.

Çünkü hukuk durağan olmaktan çok, tıpkı teknoloji gibi yaşayan, evrilen bir organizmadır.

Gelecek Trendler: Yapay Zekâ, Veri Taşınabilirliği, Dijital Sözleşmeler

E-ticaretin geleceği yalnızca daha hızlı teslimatlar, daha geniş ürün yelpazesi ya da daha etkileyici kullanıcı arayüzlerinden ibaret değil.
Asıl değişim, arka plandaki hukuki algoritmalarda olacak.

  1. Yapay Zekâ Destekli Ticaret
    Otomatik öneri sistemleri, dinamik fiyatlandırma araçları, chatbot destekli sözleşme oluşturucular…
    Fakat burada yapay zekânın verdiği kararın şeffaflığı, algoritmik ayrımcılığın denetimi ve sorumluluğun kimde olduğu sorusu gündeme gelecek.
  2. Veri Taşınabilirliği Hakkı
    Kullanıcı artık hem verilerinin korunmasını hem de onları başka bir hizmet sağlayıcıya taşıyabilmeyi isteyecek.
  3. AB’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ile başlayan bu hak, Türkiye’de de yavaş yavaş hukuk gündemine girmeye başladı.
  4. Dijital Sözleşmelerin Evrimi
    Akıllı sözleşmeler (smart contracts) blockchain altyapısıyla yürürlüğe girecek; şartlar otomatik işlenecek.
    Fakat burada “niyet” unsurunun nerede duracağı, sözleşme özgürlüğünün sınırları ve uyuşmazlık durumlarında hangi normların devreye gireceği henüz hukuk dünyası için gri bir alan.

Dolayısıyla geleceğin ticareti kadar, geleceğin hukuku da belirsizliğin ötesinde hazırlığa ihtiyaç duyuyor.

Buna göre; ticaret hukukunda elektronik ticaretin yükselmesi ve hukuki etkileri, yalnızca yeni yasaların yazılmasını gerektirmiyor; beraberinde eski alışkanlıkların terk edilmesini de zorunlu kılıyor.

Hukuka uygun hareket etmek, bir işletme için yalnızca yük gibi görünmeyip; güvene dayalı bir büyümenin en sağlam temeli olabilir.

Ve belki de önümüzdeki on yılın kazananı; en hızlı teslim edenden ziyade, en şeffaf ve en uyumlu çalışan işletme olacak.

Uzman Görüşü ve Hukuki Destek İçin Bir Adım Daha Atın

Bu yazıda ele alınan bilgiler, ticaret hukuku alanında okuyuculara sağlam, pratik bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Konuyla ilgilenenler için, “Ticaret Hukukunun Temel İlkeleri” başlıklı yazımız, ticari ilişkilerin yapı taşlarını anlamanıza katkı sağlayabilir. Üstelik, iş yaşamında karşılaşılan hak ve yükümlülükleri mercek altına aldığımız “İş Hukuku ve Davaları Rehberi” içeriğimiz de ilginizi çekebilir.

Bir sonraki makalemizde görüşmek üzere, hoşçakalın…

Ticaret Hukuku Avukatına Ulaşın!

İletişime Geçmek İçin Tıklayın!

en iyi ticaret hukuku avukatı
en iyi ticaret hukuku avukatı iletişim
anlaşmalı boşanma davası sık sorulan sorular

Sık Sorulan Sorular

  • E-ticaret yapan herkes ticaret siciline kayıt olmak zorunda mı?

    Evet. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun uyarınca, ticari amaçla e-ticaret faaliyeti yürüten tüm gerçek ve tüzel kişiler, ticaret siciline kayıtlı olmak zorundadır. Bunun yanı sıra bu kişilerin, MERSİS numarası, iletişim bilgileri ve temel tanıtıcı bilgileri web sitelerinde yer almalıdır. Aksi hâlde idari para cezası ile karşılaşmaları mümkündür.

  • E-ticarette tüketici cayma hakkını nasıl kullanır?

    Tüketici, herhangi bir gerekçe göstermeksizin 14 gün içinde cayma hakkını kullanabilir. Bunun için firmaya yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı yoluyla (e-posta gibi) cayma bildiriminde bulunması yeterlidir. Ürün, iade süresi içinde geri gönderilmeli ve firma 10 iş günü içinde ücret iadesini gerçekleştirmelidir.

  • E-ticaret sitesi SSL sertifikası bulundurmak zorunda mı?

    Doğrudan yasal bir zorunluluk olmasa da kişisel veri güvenliği ve KVKK yükümlülükleri çerçevesinde SSL sertifikası kullanmak önemlidir. Kredi kartı, adres, telefon gibi veriler işleniyorsa, güvenli iletişim protokolleri (HTTPS) kullanılmalıdır. Aksi takdirde veri ihlalleri ciddi yaptırımlara yol açabilir.

  • E-ticaret platformları satıcılar üzerindeki kontrolü ne kadar genişletebilir?

    2022 yılında yapılan düzenlemelerle birlikte, platformların satıcıya tek taraflı dayatma yapması, haksız komisyon oranları belirlemesi veya fiyat sınırlaması getirmesi yasaklanmıştır. Ayrıyeten hâkim durumdaki platformlar, kendi markalarını kayıracak algoritmalardan kaçınmakla yükümlüdür. Aksi hâlde Rekabet Kurumu tarafından soruşturma açılabilir.

  • KVKK kapsamında e-ticaret siteleri hangi belgeleri hazırlamak zorundadır?

    E-ticaret faaliyeti yürütenler için temel belgeler şunlardır:

    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Metni (gerekli durumlarda)
    • Çerez Politikası
    • Veri İşleme Envanteri (iç süreçler için)
      Bu belgelerin eksiksiz hazırlanması, kullanıcı arayüzlerinde görünür olması ve güncel tutulması gerekmektedir.
logo-footer