
Bazen bir evlilik, dışarıdan bakıldığında sessiz bir göl gibi görünür; oysa suyun altında fırtınalar kopuyordur. İşte aile içi şiddet, çoğu zaman bu sessiz gölün dibinde saklanan karanlık bir akıntıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre (TMK m. 162 – hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış) eşlerden birinin diğerine şiddet uygulaması boşanma sebebi olarak kabul edilir. Burada “şiddet” sadece fiziksel yaralama (dayak, darp gibi halk arasında bilinen haliyle) değildir; aynı zamanda psikolojik baskılar, ekonomik kısıtlamalar ya da cinsel zorlamalar da hukuken şiddet sayılır.
Biraz daha somutlaştıralım:
- Fiziksel şiddet (örneğin tokat, yumruk, yaralama): Mahkeme gözünde en görünür ve ispatı en kolay olan şiddet türüdür.
- Psikolojik şiddet (küfür, hakaret, tehdit, sürekli aşağılamak): Halk arasında “sözlü şiddet” diye anılsa da hukuki dilde onur kırıcı davranış kapsamında değerlendirilir.
- Ekonomik şiddet (eşin çalışmasını engellemek, parasını elinden almak, temel ihtiyaçlarını karşılamamak): Günlük hayatta çoğu kişinin “parasız bırakma” diye tarif ettiği bu durum da şiddet kabul edilir.
- Cinsel şiddet (zorla ilişki, istemediği davranışlara zorlamak): Türk Ceza Kanunu kapsamında ayrıca suç teşkil eder.
6284 sayılı Kanun (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) bu noktada devreye girer. Bu kanun, halkın dilinde “uzaklaştırma kararı” diye bilinen koruma tedbirlerini düzenler. Yani şiddet mağduru eş, dava açmadan önce dahi evden uzaklaştırma, iletişim yasağı, geçici nafaka gibi korumalar talep edebilir.
Şöyle bir istatistik paylaşayım. Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de açılan boşanma davalarının yaklaşık %36’sında şiddet iddiası bulunmaktadır. Bu rakam bize, aile içi şiddetin boşanma sebepleri arasında ne kadar ciddi bir paya sahip olduğunu gösteriyor.
Ve belki de en önemlisi şu sorudur: “Aile içi şiddete maruz kalan kişi boşanmak zorunda mı?” Cevap: Hayır. Boşanma bir haktır, zorunluluk değil. Ancak şiddet devam ettiği sürece evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilir (TMK m. 166) ve bu durumda mahkeme, evliliğin sürdürülmesinin artık mümkün olmadığına karar verebilir.
Boşanma, bazen yıkılmış bir köprünün enkazını kaldırmak gibidir. Şiddet ise o köprüyü taşıyan direkleri birer birer çürüten gizli bir kurt. Çoğu zaman insanlar, bu çürümenin farkına varmaz ya da kabullenmek istemez. Ama hukuk, o köprünün güvenliğini garanti altına almak için devreye girer.
Aile İçi Şiddet Boşanma Sebebi mi? (TMK 162 vs 166)
Bu soruyu soran birinin sesi çoğu kez titrer, çünkü mesele yalnızca bir kanun maddesinden ibaret değildir; yaşanmış acılar, yıpranmış bir evlilik ve yeniden başlama cesareti de işin içindedir. Yine de hukuk, bu duygusal enkazı sınıflandırmak zorunda kalır. İşte Türk Medeni Kanunu burada iki ayrı yol açar: TMK 162 ve TMK 166.
TMK 162 (Hayata Kast, Pek Kötü Muamele, Onur Kırıcı Davranış) → Sonuçları
TMK m. 162 diyor ki: “Eşlerden her biri, diğer eşin hayatına kastetmesi (yani öldürmeye teşebbüs etmesi), ona pek kötü davranması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunması halinde boşanma davası açabilir.”
- Hayata kast: Günlük dilde “öldürmeye kalkışma”. Bıçakla saldırı, zehirleme girişimi gibi somut durumlar.
- Pek kötü muamele: Ağır dayak, sürekli aç bırakma, evden kovma… Kısacası “insanlık dışı davranışlar”.
- Onur kırıcı davranış: Küfür, aşağılayıcı sözler, küçük düşürme… Halk arasında “hakaret” diye bilinir.
Bu maddeye dayanılarak açılan davalarda kusurlu eşin kusuru ağır kabul edilir. Sonuç olarak:
- Kusurlu eş, tazminat ve nafaka yükümlülüğünden kurtulamaz.
- Kusursuz veya daha az kusurlu eş hem maddi hem de manevi tazminat talep edebilir.
- İspat yükü, davacı eşin üzerinde olduğundan delil (darp raporu, tanık, mesaj) büyük önem taşır.
TMK 162, adeta kırmızı kart gibidir; eşin sahadan tamamen atılmasına yol açar çünkü kusurun ağırlığı tahammül sınırını aşmıştır.
TMK 166 (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması) → Hangi Hallerde Tercih Edilir?
TMK m. 166 ise daha geniş bir şemsiye gibidir. “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, her eş boşanma davası açabilir.”
- Burada illa ağır şiddet şart değil. Sürekli tartışmalar, hakaretler, eşin ilgisizliği, kıskançlık krizleri veya psikolojik şiddet (halk arasında “sürekli kavga-gürültü” diye anılır) de bu maddeye girer.
- Şiddet vakalarında ise davacı, bazen 162 yerine 166’yı seçer. Çünkü 166’da “genel boşanma sebebi” söz konusudur ve ispat kolaylığı sağlayabilir.
- Örneğin, fiziksel şiddet iddiasında darp raporu alınmamışsa, davacı 162’de zorlanabilir. Ama aynı vakayı 166 kapsamında “birlik temelinden sarsıldı” diye açabilir.
Yani TMK 166, gri alanların güvenli limanıdır.
Hangi Maddeyi Seçmeli? Pratik Örneklerle Karar Ağacı
Bir avukatın danışanına çizeceği basit karar ağacı şöyle olabilir:
- Ağır şiddet, öldürme girişimi, ağır hakaret var mı?- Evet → TMK 162 (kusur ağır, tazminat imkânı yüksek).
- Hayır → Adım 2’ye geç.
 
- Şiddet var ama delil (darp raporu, tanık) yetersiz mi?- Evet → TMK 166 (ispat yükü daha esnek).
- Hayır → Delil varsa yine 162 kullanılabilir.
 
- Şiddet değil ama sürekli huzursuzluk, psikolojik baskı mı var?- Evet → TMK 166.
 
TMK 162, “keskin bıçak” gibidir; doğrudan suçun ağırlığını hedef alır. TMK 166 ise “ağır battaniye” gibi evliliğin üstünü örter ve “artık bu birlik yürümüyor” der.
Bir Yargıtay kararında şu ifade geçer; “Şiddetin varlığı, taraflar arasındaki güveni ortadan kaldırmış, bir arada yaşamaları beklenemeyecek hale gelmiştir.” (Yarg. 2. HD, 2019/xxxx E., 2020/xxxx K.) Bu tür ifadeler, TMK 162 ve 166’nın pratikte nasıl yorumlandığını bize gösterir.
Şiddet Türleri ve İspat Yöntemleri
Bir mahkeme salonunu düşünün; hâkim, önünde duran dosyayı açıyor. İçinde bazen kanıt olarak bir fotoğraf, bazen bir bankadan alınmış hesap dökümü, bazen de bir çocuğun gözyaşlarını anlatan bir tanık ifadesi var. İşte şiddet iddiasının gerçekliğe dönüşmesi, bu kanıtların gücüyle olur. Hukuk, soyut duyguları görmez; somut delilleri görmek ister.
Fiziksel Şiddet → Darp Raporu, Fotoğraf, Sağlık Kayıtları
Fiziksel şiddet (dayak, tokat, yaralama) en çok bilinen ve en kolay ispatlanan türdür.
- Darp raporu: Devlet hastanesi ya da adli tıp raporları mahkemede “altın değerinde” delil sayılır.
- Fotoğraf: Morluk, kesik gibi izlerin çekilmiş görselleri, özellikle zaman damgalı ise, güçlü kanıttır.
- Sağlık kayıtları: Acil servis başvuruları, reçeteler, tedavi belgeleri zincirin diğer halkalarıdır.
Halk arasında “bir kez rapor almak yeter mi?” sorusu sık sorulur. Cevap: Evet, ama ne kadar çok ve düzenli rapor varsa o kadar güçlüdür.
Psikolojik Şiddet → Mesajlar, Tanıklar, Terapi/Psikolog Raporları
Psikolojik şiddet (hakaret, aşağılama, tehdit) kanıtlanması en zor olanıdır. Yargıtay birçok kararında (ör. 2. HD, 2017/xxxx E.) psikolojik şiddeti boşanma sebebi kabul etmiştir.
- Mesajlar: WhatsApp, SMS veya e-posta yazışmaları (örneğin sürekli hakaret içeren ifadeler).
- Tanıklar: Komşular, arkadaşlar veya akrabalar, sözlü şiddete şahit olduklarını anlatabilir.
- Psikolog raporları: Terapiye gidilmişse, psikolojik etkileri belgelemesi güçlü bir destektir.
Fiziksel şiddet yara izini bırakır; psikolojik şiddet ise görünmez bir gölge gibi yıllarca insanın ruhunda gezinir.
Ekonomik Şiddet → Banka Kayıtları, İş Engellemeleri, İhtiyaçların Karşılanmaması
Ekonomik şiddet halk arasında “parasız bırakma” ya da “çalışmana izin vermeme” diye bilinir. Hukuken de şiddet sayılır.
- Banka kayıtları: Maaşın eşten habersiz çekilmesi, harcamaların engellenmesi.
- İş engellemeleri: Eşin işe gitmesini engellemek, çalışmasını yasaklamak.
- Zorunlu ihtiyaçların karşılanmaması: Çocuğun mama, eşin temel gıda/sağlık ihtiyacının sağlanmaması.
Bu tür deliller, ekonomik şiddetin somutlaştırılması için hayati önem taşır.
Cinsel Şiddet → Gizlilik ve Delillendirme Hassasiyetleri
Cinsel şiddet en hassas konudur. Hukuken ve cezaen suç teşkil eder. Ancak delillendirilmesi, mağdurun mahremiyetini korumak adına zorlayıcıdır.
- Genelde adli tıp raporları veya şikâyet tutanakları ile belgelenir.
- Mahkemeler bu konuda tanık beyanlarına dahi önem verebilir.
Burada hukuk, mağduru ikinci kez mağdur etmemek adına özel bir hassasiyet göstermelidir.
WhatsApp/SMS, Ses Kaydı, E-postalar Delil Olabilir mi?
Bu soru belki de en çok merak edilendir. “Ses kaydı yapsam mahkemede kullanabilir miyim?” diye sıkça sorulur.
- WhatsApp/SMS/e-postalar: Mahkeme genellikle bunları delil olarak kabul eder. Ama manipülasyon ihtimali varsa bilirkişi incelemesi yapılır.
- Ses kaydı: Yargıtay içtihatlarına göre, kişi kendi özel hayatını korumak için yaptığı kayıtları delil olarak sunabilir. Ancak gizlice alınmış kayıtlar “hukuka aykırı delil” tartışmasını doğurabilir.
- Tanık + Dijital delil birleşimi ise en kuvvetli ispat yöntemidir.
Kanıtlar birer tuğla gibidir; tek başına küçük görünebilir, ama yan yana dizildiklerinde sağlam bir duvar örer. Şiddet davalarında da her belge, her ifade, mağdurun adalet duvarına eklediği bir tuğladır.
Dava Nasıl Açılır? Adım Adım Süreç
Bir boşanma davasını açmak, kimi zaman labirente girip çıkışı bulmaya çalışmak gibidir. Yol, hukuki işaret levhalarıyla doludur; bunları doğru okuyan kişi yolunu kaybetmez. Şimdi adım adım ilerleyelim.
Görevli ve Yetkili Mahkeme, Harç ve Masraflar
Öncelikle: “Hangi mahkemeye başvuracağım?” sorusu gelir.
- Görevli mahkeme: Aile Mahkemeleri’dir. Eğer bulunduğun yerde aile mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla bakar.
- Yetkili mahkeme: Davalı eşin yerleşim yeri veya eşlerin son 6 ay birlikte oturdukları yer mahkemesi (TMK m. 168).
Harç ve masraflar meselesi de önemli:
- Başvuru harcı, dosya giderleri ve tebligat masrafları ödenir. Ortalama birkaç yüz liradan başlayıp delil durumuna göre (bilirkişi, keşif vb.) artabilir.
- Maddi durumu yetersiz olanlar için adli yardım imkânı vardır. Baroların adli yardım bürolarına başvurulabilir.
Halk arasında bu kısım genelde “dava açmak çok pahalı mı?” sorusuyla özetlenir. Cevap: Evet, masraflar var ama erişilemeyecek boyutta değildir ve devletin sunduğu destek mekanizmaları da vardır.
Dava Dilekçesi ve Zorunlu Unsurlar
Bir davanın kalbi, dilekçedir. Dilekçe olmadan dava olmaz; dilekçe zayıfsa dava da nefessiz kalır.
Dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar:
- Taraf bilgileri (ad, adres).
- Olayların özeti (hangi şiddet eylemleri yaşandı, tarih ve yer belirtilerek).
- Hukuki sebep (örneğin TMK m. 162: hayata kast, pek kötü muamele; TMK m. 166: evlilik birliğinin temelinden sarsılması).
- Deliller (darp raporu, tanık, mesaj, fotoğraf).
- Talepler (boşanma, nafaka, tazminat, velayet, tedbirler).
Dilekçede hem “Ne oldu?” hem de “Ne istiyorum?” sorularının net yanıtı verilmelidir. Eksik bırakılırsa, dava eksik kalır.
Süreler: Zamanaşımı, Affın Etkisi, Tek Celse İhtimali
Zamanaşımı:
- Özel boşanma sebeplerinde (örneğin TMK m. 162) dava hakkı, eşin olayı öğrenmesinden itibaren 6 ay ve herhâlde 5 yıl içinde kullanılmalıdır.
- Genel boşanma sebebinde (TMK m. 166) ise böyle bir süre sınırı yoktur.
Affın etkisi:
- Eğer şiddete uğrayan eş, diğerini affeder (örneğin birlikte yaşamaya devam eder ya da barışma iradesi gösterirse), TMK m. 162’ye dayalı dava hakkını kaybeder.
- Yargıtay sık sık şunu vurgular: “Affeden taraf, geçmiş olayı dava konusu yapamaz.”
Tek celse ihtimali:
- Halk arasında “tek celsede boşanma” çok sorulur.
- Bu, tarafların tüm hususlarda anlaşması halinde mümkündür (anlaşmalı boşanma).
- Ancak şiddet davası çoğunlukla çekişmeli seyreder. Delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi derken süreç birkaç celseden fazla sürebilir.
Boşanma süresi bazen kısa bir yolculuk gibidir, bazen de uzun bir kervan yoluna dönüşür. Yolun kısalığı, tarafların uzlaşmasına ve delillerin açıklığına bağlıdır.
Koruma Tedbirleri (6284) ve Geçici Önlemler
Aile içi şiddet mağdurları için en hızlı kalkanlardan biri 6284 sayılı Kanun’dur. Halk arasında “uzaklaştırma kararı” diye bilinse de aslında bu kanun çok daha geniş bir şemsiye açar. Kanunun ruhu, şiddete uğrayan kişinin “yarın sabah sağ çıkabilecek miyim?” endişesini ortadan kaldırmaya yöneliktir.
Uzaklaştırma, Barınma, Geçici Nafaka, İletişim Yasağı Ne Kadar Sürede, Nasıl Alınır?
6284 sayılı Kanun, hızlı refleks gösterir:
- Uzaklaştırma: Şiddet uygulayan eşin evden uzaklaştırılması. Halk dilinde “eve gelememe kararı”.
- Barınma: Şiddet mağduru eşin veya çocukların güvenli bir yere (çoğu zaman kadın sığınma evi) yerleştirilmesi.
- Geçici nafaka: Şiddet mağdurunun maddi olarak korunması için verilen acil mali destek.
- İletişim yasağı: Telefon, mesaj veya sosyal medya yoluyla dahi rahatsız edilmesini engelleyen yasak.
Bu önlemler için:
- Başvuru merci: Polis, jandarma, savcılık ya da doğrudan aile mahkemesi.
- Süre: Çoğu zaman aynı gün, en geç 24 saat içinde karar çıkar. Bu hız, kanunun en önemli avantajıdır.
- Delil şartı: Başvuru için darp raporu veya başka bir kanıt gerekmez. Beyan esastır. (Bu nokta çoğu kişinin bilmediği ama hayati olan ayrıntıdır.)
Bu tedbirler, yangında kullanılan acil yangın battaniyesi gibidir. Önce alevi söndürür, sonra kalıcı çözümler düşünülür.
Ceza Soruşturmasıyla (TCK) Eşzamanlı Süreçler
6284 kapsamında alınan koruma tedbirleri, medeni yargının konusudur. Ancak şiddet eylemleri çoğu kez aynı zamanda Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında suçtur.
- Örneğin darp → TCK m. 86 (kasten yaralama).
- Tehdit → TCK m. 106.
- Hakaret → TCK m. 125.
- Cinsel saldırı → TCK m. 102.
Bu nedenle, aynı olay için hem koruma kararı (6284) hem de ceza soruşturması (TCK) birlikte yürüyebilir. Yani bir yanda aile mahkemesi uzaklaştırma kararı verirken, diğer yanda savcılık fail hakkında ceza davası açabilir.
Burada önemli nokta: Ceza davasının uzun sürmesi, koruma tedbirini geciktirmez. Koruma hızlıdır, ceza süreci ise ayrıntılı. İki kol aynı anda çalışır.
6284, mağduru “şimdi ve burada” korur. TCK ise “geçmişin hesabını sorar”. İkisinin yan yana işlemesi hem bugünü güvenceye almak hem de geleceğe adalet taşımak anlamına gelir.
Nafaka, Tazminat ve Velayet
Boşanma davası sadece iki yetişkin arasındaki bir yol ayrımı değildir; aynı zamanda ekonomik düzenin yeniden kurulması ve varsa çocukların geleceğinin yeniden şekillendirilmesi demektir. Aile içi şiddet işin içine girdiğinde, bu tablo daha da hassaslaşır. Şimdi tek tek inceleyelim.
Kusur Oranı, Manevi/Maddi Tazminat Koşulları (Şiddetin Etkisi)
Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi şöyle der: “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen taraf, kusurlu olmayan eşten maddi; kişilik hakları saldırıya uğramışsa manevi tazminat isteyebilir.”
- Kusur oranı: Mahkeme, tarafların kusurunu tartarken şiddet iddiasını dikkate alır. Şiddet uygulayan taraf, genellikle “ağır kusurlu” kabul edilir.
- Maddi tazminat: Boşanma yüzünden ekonomik olarak zarar gören eşe verilir. Örneğin şiddet mağduru kadın işinden ayrılmak zorunda kalmışsa, bu kayıp tazminata yansır.
- Manevi tazminat: Onur kırıcı, travmatik eylemler için öngörülür. Şiddet, burada mahkeme için adeta “barajı aşan taşkın” gibidir; çoğu kez manevi tazminatın gerekçesi olur.
Yargıtay’ın birçok kararında (örn. 2. HD, 2016/xxxx E.) “eşine fiziksel şiddet uygulayan taraf ağır kusurludur ve manevi tazminata mahkûm edilir” ifadesi yer alır.
Yoksulluk / Tedbir / İştirak Nafakası
Nafaka, boşanmanın ekonomik boyutunu düzenleyen en kritik araçtır.
- Tedbir nafakası: Dava devam ederken, taraflardan biri geçimini sağlayamıyorsa mahkeme geçici bir nafaka bağlar. (Halk arasında “dava süresince aylık yardım” diye bilinir.)
- Yoksulluk nafakası: Boşanma sonrası yoksulluğa düşecek eş lehine hükmedilir. Şiddet mağduru genellikle bu kapsama girer.
- İştirak nafakası: Çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkı için, velayet kendisinde olmayan tarafın ödemesi gereken miktardır.
Kısacası nafaka hem eşin geleceğini hem de çocuğun geleceğini güvence altına alır
Çocuğun Üstün Yararı ve Velayete Etkisi
Velayet, belki de boşanma davalarının en hassas noktasıdır. TMK m. 336 ve devamı çocukların üstün yararını esas alır.
- Şiddet uygulayan ebeveyn, velayet konusunda genellikle dezavantajlıdır. Çünkü mahkeme, çocuğun fiziksel ve ruhsal güvenliğini ön planda tutar.
- Psikolojik ya da fiziksel şiddete tanık olan çocuğun, aynı ortamda büyümesinin sakıncalı olduğu kabul edilir.
- Velayet kararında hâkim; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, ebeveynlerin yaşam koşulları ve şiddet öyküsünü birlikte değerlendirir.
Çocuğun üstün yararı, davanın pusulasıdır. Pusula hep kuzeyi gösterir; mahkeme de hep çocuğun yararını gözetir.
Özetle:
- Şiddet, kusur oranını ağırlaştırır → tazminat ihtimalini güçlendirir.
- Nafaka türleriyle hem eş hem çocuk korunur.
- Velayet kararında şiddet geçmişi kritik rol oynar.
Örnek Senaryolar ve Kısa Vaka Çalışmaları
Teoride anlatılan her şey, bir mahkeme salonunun soğuk dosya kapağında donuk görünebilir. Ama işin içine gerçek insanlar, gerçek hikâyeler girince hukukun dili canlanır. Bu bölümde, isimleri değiştirilmiş, ama yaşamın içinden alınmış senaryolarla şiddetin boşanma sürecine nasıl yansıdığını göreceğiz.
Vaka 1: “Bir Çocuğun Sessiz Çığlığı”
Ayşe, evliliği boyunca defalarca fiziksel şiddete maruz kalmış, ama her seferinde çocukları için katlanmaya çalışmış. Bir gün küçük kızı, komşularına “Babam anneme vurdu, annem çok ağladı” deyince işler değişmiş.
- Delil: Çocuğun beyanı + darp raporu.
- Hukuki süreç: Ayşe, TMK m. 162’ye dayanarak boşanma davası açtı.
- Karar: Ağır kusur kocada bulundu; Ayşe hem manevi tazminat kazandı hem de velayet ona verildi.
- Yorum: Çocuğun sesi, mahkeme için en güçlü delillerden biri oldu.
Vaka 2: “Görünmeyen Zincirler”
Mehmet, eşinin çalışmasını engellemiş; banka kartlarını alıp kendi kontrolünde tutmuş. Fiziksel şiddet yoktu, ama Ayşe’nin ekonomik bağımsızlığı tamamen kısıtlanmıştı.
- Delil: Banka hesap dökümleri, iş yerine sunulan “çalışamaz” baskısına dair tanık beyanı.
- Hukuki süreç: Avukat, davayı TMK m. 166 üzerinden açtı (evlilik birliğinin temelinden sarsılması).
- Karar: Mahkeme, ekonomik şiddeti evlilik birliğini bitirecek derecede gördü; boşanmaya hükmetti.
- Yorum: Zincir bazen demirden değil, bankamatik kartından yapılır.
Vaka 3: “Kayıtlı Sessizlik”
Zehra, eşinden sürekli hakaret işitiyordu. O da kendi telefonunda gizlice ses kaydı aldı.
- Delil: Ses kayıtları + tanık beyanı.
- Hukuki tartışma: Ses kaydı hukuka aykırı mıydı? Yargıtay içtihatlarına göre, kişinin kendi haklarını korumak amacıyla yaptığı kayıtlar delil sayılabilir.
- Karar: Mahkeme kaydı dikkate aldı, şiddet kabul edildi.
- Yorum: Bazen sessizlik, kaydedilmiş bir dosyada dile gelir.
Vaka 4: “Tek Celsede Özgürlük”
Elif ve eşi, şiddet nedeniyle evliliklerini sürdürmek istemediklerine karar verdiler. Tüm konularda anlaşmaya vardılar: nafaka, velayet, tazminat.
- Hukuki süreç: Anlaşmalı boşanma (TMK m. 166/3).
- Karar: Tek celsede boşandılar.
- Yorum: Bazen en zor karar, en kısa sürede verilir.
Genel çıkarım:
- Fiziksel şiddet → güçlü delillerle genellikle 162 üzerinden.
- Psikolojik/ekonomik şiddet → daha çok 166 üzerinden
- Çocuk → mahkemenin pusulası.
Boşanma ve Aile İçi Şiddet Üzerine Son Söz
Boşanma ve aile içi şiddet üzerine anlattıklarımız, yalnızca kanun maddelerinin satırlarından ibaret değil; aynı zamanda yaşanmış hayatların çarpıcı yansımalarıdır. Unutma, hukuk bazen bir kalkan, bazen bir yol gösterici, bazen de yeni bir başlangıcın kapısıdır. Eğer böyle bir süreçten geçiyorsan, yalnız olmadığını bil. Kanun, kurumlar ve profesyonel destek senin yanında olabilir.
Hukuki haklarını bilmek önemli, ama yeterli değil. Bir dava yalnızca dilekçelerden ibaret olmakla kalmaz; psikolojik hazırlık, stratejik adımlar ve kimi zaman küçük hatalardan uzak durmak da sürecin seyrini belirler. Bu nedenle seni şu içeriklere de göz atmaya davet ediyorum:
- “Boşanma Davasında En Sık Yapılan Hatalar“ Küçük görünen yanlışların nasıl büyük sonuçlar doğurabileceğini öğren.
- “Boşanma Sürecinde Psikolojik Destek“ Hukuki sürecin yanı sıra ruhsal olarak da nasıl güçlenebileceğini keşfet.
Her yol ayrımı yeni bir yolculuktur. Belki zor, belki yorucu… Ama doğru bilgiyle ve destekle, karanlık bir tünelin sonunda ışığı görebilirsin.
Sık Sorulan Sorular
- Boşanma davasında şiddet gören taraf ücretsiz avukat talep edebilir mi?Evet. 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet mağduru olan kişi, bulunduğu ilin barosuna başvurarak adli yardım talebinde bulunabilir. Bu durumda maddi durumuna bakılmaksızın baro tarafından ücretsiz avukat atanabilir. (Halk arasında “baro avukatı” diye bilinir.) 
- Şiddet uygulayan eş evden çıkarılabilir miEvet, 6284 sayılı Kanun ile hâkim, şiddet uygulayan eşin derhal evden uzaklaştırılmasına karar verebilir. Bu karar genellikle aynı gün içinde alınır ve kolluk kuvvetleri tarafından uygulanır. Halk dilinde “uzaklaştırma” olarak bilinir. 
- Boşanma davasında şiddet mağduru eş tanık bulamazsa ne olur?Tanık, ispat araçlarından sadece biridir. Eğer tanık yoksa: - Darp raporu, sağlık kayıtları,
- Mesaj, WhatsApp yazışmaları,
- Polis başvuru tutanakları
 da delil olarak kullanılabilir. Yani tanık olmadan da dava yürüyebilir.
 
- Şiddet nedeniyle boşanma davası ortalama ne kadar sürer?- Eğer deliller güçlü ve netse: 3–6 ay içinde sonuçlanabilir.
- Çekişmeli, tanıklı, bilirkişili davalarda: 1–2 yıl arasında sürebilir.
- Anlaşmalı boşanma yoluna gidilirse (her iki taraf da kabul ederse): Tek celsede sonuçlanabilir.
 
- Şiddet mağduru eş aynı zamanda nafaka talep edebilir mi?Evet. Boşanma davasıyla birlikte tedbir nafakası (dava süresince), yoksulluk nafakası (boşanma sonrası) ve iştirak nafakası (çocuk için) talep edebilir. Hatta hâkim, şiddet mağdurunu korumak için geçici nafakaya re’sen (kendiliğinden) de karar verebilir. 
 
 


 
				 
				 
				 
				 
				 
				 
				