Tüketici Hakları ve Başvuru Süreçleri

Kalemin ucunda hafif bir tedirginlik olur ya hani; insan aldığı bir ürünün ya da hizmetin umduğu gibi çıkmayışını önce kendi içinde tartar, sonra da “Şimdi hangi kapıyı çalacağım?” sorusunu düşünür. İşte tam da bu yüzden Tüketici Hakları ve Başvuru Süreçleri, günümüzün şehir hayatında bir tür pusula işlevi görüyor. Bir alışveriş çılgınlığının ortasında kaybolmuş hisseden tüketicinin elinden tutan görünmez bir rehber gibi…

Bazen bir telefondaki minicik bir ekran arızası, bazen de teslim edilmeyen bir kargonun yarattığı o iç sıkıntısı, insanın zihninde büyüdükçe büyür. Çoğu kişi böyle durumlarda ne yapacağını bilse bile nereden başlaması gerektiği konusunda kararsız kalır. Oysa 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un pek çok maddesi örneğin ayıplı mal düzenlemesini ele alan md. 8 ya da tüketicinin seçimlik haklarını sıralayan md. 11 kişinin hak arayışında güçlü bir dayanak oluşturur.

Tüketici Hakları Nelerdir?

Bir mağazada rafların arasından geçerken, vitrinlerdeki ışıkların altında parlayan ürünlere bakarken ya da internetten tek tıkla sipariş verirken insan kendini dev bir pazar yerinin ortasında bulur; bu pazar yeri her zaman rengârenk görülse bile arka planında karmaşık ilişkiler, sözleşmeler ve sorumluluklar yer alır. Tam da burada tüketici hakları, görünmez bir güven ağı gibi devreye girer. Kimi zaman ince bir dantel gibi işlenmiş hukuki maddeler, kimi zaman da yüksek sesle dile getirilen bir talep, tüketici ile satıcı arasındaki dengeyi sağlar. Bu haklar hem bir kalkan hem de bir yön işaretidir.

Temel Haklar: Ayıplı Mal & Hizmet, Cayma Hakkı, Bilgilendirilme Hakkı

Tüketiciye tanınan hakların çoğu günlük hayatın içinden doğar. Bir buzdolabının beklenenden fazla ses çıkarması, bir telefonun bataryasının hızlı tükenmesi ya da bir hizmetin taahhüt edildiği şekilde sunulmaması… İşte bu gibi durumlarda kanun, tüketicinin yanında yer alır.

  • Ayıplı Mal ve Hizmet Hakkı
    6502 sayılı Kanun’un md. 8 hükmü, maldaki ayıpları detaylı bir şekilde tanımlar. Ürün tüketicinin makul olarak beklediği niteliklerden uzaksa ayıplı sayılır. Kanunun md. 11 maddesi ise tüketiciye seçimlik haklar sunar:

    • Bedel iadesi talebi
    • Ayıp oranında indirim
    • Ücretsiz onarım
    • Misli ile değişim
      Bu haklar, adeta bir dört yol ağzındaki tabelalar gibi tüketiciye dilediği çözüm yönünü seçme imkânı sunar.
  • Cayma Hakkı
    Mesafeli satışların yaygınlaştığı bir dönemde en çok başvurulan haklardan biri. Kanunun md. 48 ve ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde tüketici, çoğu durumda 14 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeden cayma hakkını kullanabilir. Bu durum, modern alışveriş dünyasında “kararını yeniden düşünme” lüksünü güvence altına alan bir mola gibidir.
  • Bilgilendirilme Hakkı
    Bir malın özelliklerinin, kullanım talimatlarının, garanti süresinin ya da hizmetin kapsamının açıkça bildirilmesi, tüketicinin satın alma kararını etkiler. Bu yüzden bilgilendirilme hakkı adeta kalabalık bir bulutun arasından süzülen bir ışık gibi yol göstericidir. Kanun, satıcıyı hem doğru hem eksiksiz bilgi sunma yükümlülüğünde tutar (md. 54 ve ilgili düzenlemeler).

Bu temel haklar, çoğu zaman farkında olmadan yararlandığımız sessiz koruyuculardır. İnsan bir sorun yaşadığında ise bu hakların ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi kavrar.

Hangi Mevzuata Göre Korunurlar? (6502 sayılı Kanun ve diğer düzenlemeler)

Tüketici haklarının omurgasını 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun oluşturur. Bu kanun, 2014’ten bu yana yürürlükte olup teknolojinin, alışveriş alışkanlıklarının ve ticari yöntemlerin sürekli değişmesine rağmen esnek yapısıyla tüketiciyi koruyan geniş bir çerçeve sunar.

Bu mevzuatın destekleyici unsurları arasında:

  1. Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği – Özellikle internet alışverişleri için başvuru adımlarını belirler.
  2. Garanti Belgesi Yönetmeliği – Ürünlerin garanti sorumluluğunu ve sürelerini düzenler.
  3. Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği – Servis ağı, bakım ve onarım yükümlülükleri gibi konulara açıklık getirir.
  4. Ayıplı Mal ve Hizmet Yönetmelikleri – Temel hakların uygulama esaslarını netleştirir.

Hukuki düzenlemeler, kimi zaman insanın eline tutuşturulan bir harita gibi görünür; çizgileri takip ettikçe yolun nasıl ilerlediği belirginleşir. Tüketici, bu düzenlemelerin sağladığı güvence ile bilinçli bir yolculuğa çıkar. Ürünlerin çeşitliliği, hizmetlerin hızlanması, ticaretin dijitalleşmesi arttıkça bu harita çok daha değerli hâle gelir.

Tüketici Hakları İhlalinde Hangi Durumlarda Hangi Başvuru Yolu Seçilmeli?

Her alışveriş bir beklentiyle başlar. Beklenti karşılanmadığında ise tüketici, satıcıyla arasında görünmez bir çizgi açıldığını hisseder. İşte o çizgi, kimi zaman hoparlörü bozuk bir televizyon, kimi zaman hatalı faturalama, kimi zaman da teslim alınan hizmetin söz verilen nitelikte sunulmayışıyla belirginleşir. Böyle anlarda hangi kapıya gidileceğini bilmek, insanın zihnindeki o dağınıklığı bir anda toplar ve adımlar netleşir. Tüketici hukuku bu nedenle yalnızca bir kanun metni olarak kalmaz; aynı zamanda bir yol işaretidir.

Ayıplı Mal/Hizmet, Cayma, Sözleşme İhlali vs. Durumları

6502 sayılı Kanun çeşitli ihlal türleri için farklı çözümler sunar. Bu çözümler, çoğu zaman bir oyun tahtasındaki hamle seçenekleri gibi tüketicinin önünde sıralanır. Bazı durumlarda hızlı bir başvuru gerekirken bazı durumlarda satıcıyla ön iletişim daha etkili olabilir.

  1. Ayıplı Mal Durumu (md. 8 ve md. 11)
    Ürünün sözleşmede belirtilen veya makul beklentilere uygun nitelikte sunulmadığı hallerde ayıp ortaya çıkar. Bir çamaşır makinesinin çalışırken sürekli su taşırması, sipariş edilen masanın çizik gelmesi ya da telefon bataryasının birkaç ay içinde performans kaybı yaşaması buna örnek olabilir. Tüketici burada seçimlik haklarını kullanır:
  • Bedel iadesi
  • Ücretsiz onarım
  • Misli ile değişim
  • Ayıp oranında indirim
    Bu seçimler adeta tüketicinin elindeki güçlü savunma araçları gibidir.
  1. Ayıplı Hizmet Durumu (md. 13–15)
    Bir hizmetin geç sunulması, eksik yapılması ya da vaat edilenden farklı şekilde tamamlanması hallerinde ayıplı hizmet gündeme gelir. Örneğin bir mobilya montajının hatalı yapılması, internet hizmetinin taahhüt edilen hızın altında kalması gibi durumlarda tüketici yine seçimlik haklara sahip olur.
  2. Cayma Hakkı (md. 48 ve ilgili yönetmelik)
    Mesafeli satışlarda, özellikle online alışverişte tüketici çoğu zaman ürünü görmeden karar verir. Bu nedenle 14 günlük cayma hakkı, adeta tüketicinin nefes almasını sağlayan bir ara dönem sunar. Yalnızca birkaç tıklamanın ardından iptal sürecine girilebilir. Cayma hakkı, ticaretin hızına karşı hukukun sunduğu ince ayarlı bir denge unsuru gibidir.
  3. Sözleşme İhlali ve Hizmetin Hiç veya Gereği Gibi Sunulmaması
    Taraflar arasındaki sözleşmenin gereği tüketicinin zararına olacak biçimde yerine getirilmediğinde sözleşme ihlali doğar. Bazı örnekler:
  • Teslim süresinin aşılması
  • Abonelik sözleşmelerinde haksız şartlar
  • Onarım süresinin makul süreyi aşması
    Bu tür durumlarda tüketici önce satıcıyla iletişime geçse de sonuç alınamazsa Hakem Heyeti ya da mahkeme yolları devreye girer.

Bu farklı ihlal türleri, tüketicinin karşısına çıkan sorunları sınıflandırmasına yardımcı olur. Çünkü doğru sınıflandırma, doğru başvuru mercii seçiminin ilk adımı olur.

Parasal Sınırlar ve Hangi Mercie Başvuru Yapılır?

Bir başvurunun nereye yapılacağı çoğu zaman uyuşmazlığın parasal değeri ile belirlenir. Bu durum, tüketici hukukunun en önemli yol ayrımlarından biridir. Her yıl güncellenen parasal sınırlar, adeta başvuru haritasının koordinatlarını oluşturur.

2025 güncel parasal sınırları (Resmî Gazete’de yayımlanan artış oranlarına göre)
Tüketici Hakem Heyetlerinin görev alanı 2025 yılı için şu şekilde belirlenmiştir:

  • 50.000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda → İlçe Tüketici Hakem Heyetleri
  • 50.001 TL – 100.000 TL arası uyuşmazlıklarda → İl Tüketici Hakem Heyetleri
  • 100.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklarda → Doğrudan Tüketici Mahkemeleri

Bu sistem, dosya yoğunluğunu dengelerken tüketicinin daha hızlı sonuç almasına katkı sağlar. Hakem heyetleri mahkemeye göre daha pratik ve kısa sürede karar verebilir. Nitekim Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2024 yılında Hakem Heyetlerine yapılan başvuruların yaklaşık %65’i üç ay içinde karara bağlandı. Bu istatistik, başvuru sürecinin dinamik yapısını anlamak açısından önemli bir gösterge niteliği taşır.

Başvuru yolu seçerken dikkate alınması gereken noktalar:

  • Uyuşmazlığın değeri en kritik belirleyici.
  • Uyuşmazlığın niteliği ayıplı mal, abonelik, hizmet gibi konular hakem heyetlerinin yaygın baktığı alanlardır.
  • Kararın bağlayıcılığı Hakem Heyeti kararları mahkeme kararı hükmünde.
  • İtiraz imkânı Hakem Heyeti kararlarına karşı Tüketici Mahkemelerine başvuru yapılabilir.

Bu parasal sınırlar, tıpkı bir köprünün girişindeki ağırlık limitleri gibi işlev görür; hangi yolun kullanılabileceğini net biçimde belirler. Tüketicinin bilinçli bir şekilde başvuruda bulunmasını sağlar ve sürecin hızla ilerlemesine katkı sunar.

Tüketici Hakem Heyetleri (THH) Başvurusu Nasıl Yapılır?

Bir hak arayışının ilk adımı çoğu zaman belirsiz bir koridor gibidir; insan, “Doğru kapıyı çalıyor muyum?” sorusunu zihninde birkaç kez dolaştırır. Tüketici Hakem Heyetleri ise bu koridorda ışığı yakan kurumlar arasında yer alır. Başvuru süreci düşündüğünden çok daha sistematik ilerler. Biraz sabır, biraz hazırlık ve doğru belgelerle Hakem Heyeti yolculuğu oldukça akıcı bir hâl kazanır.

Başvuru Yöntemleri (e-Devlet / TÜBİS, şahsen, posta vb.)

Günümüzde başvuru kanalları genişledikçe tüketicinin hareket alanı da büyür. Her yöntem kendi içinde farklı bir ritim taşır; kimi hızlı, kimi geleneksel, kimi de dijital dünyanın pratikliğini sunar.

  1. E-Devlet Üzerinden Başvuru (TÜBİS Entegrasyonu)
    Başvuruların en yaygın yolu E-Devlet kapısıdır. Ticaret Bakanlığı’nın TÜBİS (Tüketici Bilgi Sistemi) ile sağladığı entegrasyon sayesinde, tüketici evinden çıkmadan birkaç dakikada başvurusunu tamamlayabilir.
  • Form doldurulur.
  • Belgeler sisteme yüklenir.
  • Uyuşmazlık konusu açıklanır.
    Süreç oldukça yapılandırılmıştır; sistem adım adım yönlendirme yapar. Dijital başvuruların, 2024 istatistiklerine göre toplam başvuruların %78’ini oluşturması da bu yöntemin ne kadar benimsendiğini gösterir.
  1. Şahsen Başvuru (Hakem Heyeti Büroları)
    Bazı insanlar yüz yüze iletişimi tercih eder. Bu yöntemde tüketici bağlı bulunduğu ilçe ya da il Hakem Heyeti’ne giderek belgelerini teslim eder, dilekçesini verir.
    Bu yol, özellikle belge toplama aşamasında danışmanlık almak isteyenler için faydalı olur.
  2. Posta Yoluyla Başvuru
    Belgelerin eksiksiz şekilde zarf içinde gönderilmesi gerekir.
    Bu yöntem daha geleneksel bir tarz taşır ve genellikle fiziki belge sunma ihtiyacının bulunduğu durumlarda tercih edilir.

Her yöntemin kendine özgü bir temposu olur; tüketici hangi ritmin kendisine uygun olduğunu seçebilir.

Gerekli Belgeler Nelerdir? (Fatura, sözleşme, deliller…)

Başvurunun güçlü olmasını sağlayan unsurlar belgelerden oluşur. Her bir belge, adeta dosyanın içine yerleşen küçük bir “gerçeklik parçası” gibidir. Hakem Heyeti karar verirken bu parçaların tamamına bakarak resmi bir tablo oluşturur.

Başlıca gerekli belgeler:

  • Fatura veya satış fişi (ürünün/hizmetin kanıtı)
  • Sözleşme metni, abonelik kayıtları, taahhütname
  • Garanti belgesi
  • Yazışmalar (satıcıyla yapılan e-posta, mesaj veya çağrı merkezi kayıtları)
  • Fotoğraf veya video delili (ayıp/hata açıkça görülüyorsa)
  • Servis raporu, ekspertiz değerlendirmesi
  • Talep dilekçesi (başvuru formu çoğu zaman bu işlevi görür)

Bu belgeler, hakem heyetinin önüne konan bir yapbozun parçaları gibi birbirini tamamlar. Eksik belge olduğunda tablo flu kalır; bu yüzden başvurudan önce kısa bir kontrol listesi hazırlamak süreci hızlandırır.

Başvuru Süreci

Başvuru gönderildikten sonra ritim tüketicinin değil, heyetin elinde olur. Yine de süreci bilmek, bekleme dönemini daha anlaşılır kılar.

  1. Başvurunun Alınması ve İnceleme Aşaması
    Başvuru sistem tarafından kaydedilir. Heyet, belgelerin yeterliliğini kontrol eder. Gerekirse ek belge istenir. Bu dönem, bir romanın giriş bölümü gibidir; karakterler sahneye çıkar ve olay örgüsü şekillenmeye başlar.
  2. Satıcıdan Savunma İstenmesi
    Hakem Heyeti satıcıya bildirim gönderir. Satıcı savunmasını hazırlar. Çoğu zaman satıcı taraf, tüketicinin sunduğu delillere karşı argüman geliştirir. Bu aşama hukuki dengenin kurulduğu bölümdür.
  3. Heyetin Değerlendirme Toplantısı
    Heyet üyeleri dosyayı inceler. Sunulan kanıtların gücü bu aşamada belirleyici olur. Belgelerin tutarlılığı, fatura tarihleri, garanti kapsamı gibi detaylar önem kazanır.
  4. Karar Verilmesi
    Hakem Heyetleri genelde 3 ila 6 ay içinde karar verir.
    Bazı kararlar daha erken sonuçlanabilir. Bu süre, Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan istatistiklerde ortalama işlem süresi olarak yer alır.
  5. Kararın Tebliği ve Uygulama
    Karar taraflara tebliğ edilir.
    Karar tüketici lehine sonuçlanmışsa satıcı karara uymakla yükümlüdür. Karar mahkeme hükmünde sonuç doğurur.

Dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Belgelerin net, okunabilir ve eksiksiz sunulması önem taşır.
  • Talep açık biçimde belirtilmeli; tüketici hangi hakkını kullandığını ifade etmeli.
  • E-Devlet üzerinden yapılan başvurularda zaman damgası sistemi avantaj sağlar.
  • Satıcıyla yapılan görüşmeler mümkün olduğunca yazılı biçimde yürütülmeli.
  • Servis raporu tutulan ürünlerde raporun tarih ve açıklamalarının doğru olması önem taşır.

Hakem Heyeti süreci kimi zaman sabır isteyen bir patika gibidir; fakat her adımı öngörülebilir ve belirli kurallara dayanır. Doğru belgeler ve açık bir talep ile bu yolculuk, tüketicinin hakkını elde ettiği güçlü bir sona ulaşır.

Başvurudan Sonra Süreç

Tüketici Hakem Heyetine yapılan başvuru bir nevi kapının çalınmasıysa, karar aşaması kapının aralanması gibidir. İçeride uzun bir masa, üzerinde düzenli biçimde dizilmiş dosyalar ve o dosyaların her birine sinmiş küçük hikâyeler hayal edilebilir. Tüketicinin yaşadığı mağduriyet, satıcının savunması ve belgelerin sessiz dili… Tüm bunlar heyetin kararını şekillendirir. Kararın ardından başlayacak süreç ise yeni bir yolculuğun kapısını açar.

THH Kararı Ne Zaman Verilir, Sonrası Ne Olur?

Hakem Heyetleri tarafından verilen kararlar genelde 3 ila 6 ay içinde tamamlanır. Bazı dosyalar daha hızlı sonuçlanabilir; bazıları daha karmaşık delil değerlendirmeleri içerdiğinden bu süre uzayabilir. Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı yıllık raporlarda, başvuruların büyük bölümünün ilk üç ay içerisinde karara bağlandığı görülür. Sayılar, sürecin dinamik akışını anlamak açısından yol gösterici olur.

Karar tüketicinin lehine çıktığında:

  • Satıcı karara uymak zorundadır.
  • Tüketicinin seçimlik haklarından biri uygulanır (bedel iadesi, değişim, onarım gibi).
  • Karar tüketici açısından bağlayıcı niteliğe ulaşır.

Karar satıcı lehine verildiğinde ise tüketici isterse itiraz yoluna başvurabilir. Hakem Heyeti kararları, mahkeme hükmünde sonuç doğuran idari nitelikli kararlardır; bu nedenle “sonrası yokmuş” gibi algılanmaz, aksine yeni bir hukuki aşamaya geçiş niteliği taşır.

Kararın tebliği, sürecin önemli bir dönemeç noktasıdır. Tebligat ulaştığı anda hem tüketici hem satıcı için zaman işlemeye başlar. Bir romanın bölümlerinde olduğu gibi, bu noktadan sonraki akış kurallarla belirlenmiş net bir çerçeve içinde ilerler.

Karara İtiraz Hakkı & Tüketici Mahkemesi / Arabuluculuk Süreci

6502 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri gereğince taraflar Hakem Heyeti kararına karşı Tüketici Mahkemesine başvuru hakkına sahiptir. Bu süreç hukuk sahnesinde ayrı bir perdenin açılması gibidir.

İtiraz nasıl yapılır?

  • Kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Tüketici Mahkemesine itiraz edilebilir.
  • Dilekçede uyuşmazlık konusu, talep ve dayanılan deliller belirtilir.
  • Hakem Heyeti dosyası mahkemece istenir ve inceleme yapılır.

Mahkemeye taşınan uyuşmazlıkların çoğu daha teknik değerlendirme gerektiren konularda ortaya çıkar: elektronik ürün arızalarının teknik analizleri, karmaşık sözleşme hükümleri, abonelik uyuşmazlıklarının detayları gibi…

Arabuluculuk süreci ise uyuşmazlığın niteliğine göre devreye girebilir.
Tüketici uyuşmazlıklarının bir bölümünde arabuluculuk zorunlu tutulmaz; fakat bazı alanlarda mahkeme öncesi arabuluculuk süreci hem zaman kazandırır hem tarafların karşılıklı çözüm üretmesini sağlar. Bir masa etrafında oturup konuşmak bazen aylar sürecek bir davadan daha hızlı sonuç verebilir.

İtiraz süreci kısacık bir paragraf ile özetlense de aslında her detayın titizlikle işlendiği yoğun bir hukuki alanı temsil eder. Hak arayışı burada yeni bir ritim kazanır.

Mahkeme / İcra Süreci (Ne Zaman Devreye Girer?)

Hakem Heyeti kararı kesinleştikten sonra satıcı karara uymazsa tüketicinin elindeki karar bir anahtar hâline gelir. Bu anahtar, icra sisteminin kapısını açar.

İcra süreci hangi durumda başlar?

  • Hakem Heyeti kararı tüketici lehine sonuçlanmışsa,
  • Karar tebliğ edilmişse,
  • Satıcı süresi içinde yükümlülüğü yerine getirmemişse.

Bu şartlar sağlandığında tüketici, kararın icrası için İcra Müdürlüğüne başvurabilir.
Hakem Heyeti kararı, mahkeme ilamı niteliğinde olduğundan doğrudan ilamlı icra yoluyla uygulanabilir. Bu durum, kararı güçlü bir araç hâline getirir; tüketicinin hakkının karşı tarafa fiilen uygulanmasını sağlar.

Mahkeme süreci ne zaman devreye girer?

  • Uyuşmazlığın değeri 2025 yılındaki parasal limitleri aşarak doğrudan mahkeme görev alanına giriyorsa,
  • Taraflardan biri Hakem Heyeti kararına 15 günlük sürede itiraz etmişse,
  • Hakem Heyetinin görev alanına girmeyen teknik veya kapsamlı uyuşmazlıklar varsa.

Tüketici Mahkemesi, tüm delilleri yeniden değerlendirerek karar verir. Bu aşamada bilirkişi raporu, keşif, teknik inceleme gibi yöntemler kullanılabilir. Bu süreç, bir kitabın orta bölümlerindeki çatışma sahnelerini andırır; hikâye derinleşir, karakterler daha netleşir, çözüm biraz daha yaklaşır.

Karar, itiraz ve icra aşamaları tüketicinin hak arama yolculuğunun birbirine bağlı halkaları gibidir. İlk başvuru, süreci başlatan küçük bir kıvılcım olur. Ardından karar aşaması gelir; sonra itiraz kapısı, gerekirse icra yoluyla hakkın uygulanması… Bu adımların tamamı, tüketicinin hukuki güvence altında olduğunu hatırlatan güçlü bir senfoninin parçalarıdır.

Tüketici Hukukunda Bilinçli Adımlar, Profesyonel Çözümler

Tüketici hukukuna dair bu kapsamlı bilgilendirme, Avukat Özlem Baysal’ın hukuki deneyiminin yalnızca küçük bir yansımasıdır. Haklarını koruma yolculuğunda daha derin bir perspektif arayan okurlar için “Türkiye’de Tüketici Hakları” ve “Tüketici Hukuku Avukatı Seçimi” başlıklı içerikler hem bilinç yükselten hem de pratik yönlendirmeler sunan değerli kaynaklar niteliğinde.

Özlem Baysal Avukatlık ve Danışmanlık Ofisi; yalnızca tüketici hukuku alanındaki uzmanlığı dışında, boşanma hukuku, iş hukuku, ticaret hukuku, miras hukuku, gayrimenkul hukuku ve kira hukuku gibi pek çok alanda sunduğu profesyonel hizmetlerle de çözüm odaklı yaklaşımını sürdürür. Hukuki süreciniz hangi alanda olursa olsun, doğru adımı doğru zamanda atabilmek için güçlü bir rehberliğe sahip olmak her zaman fark yaratır.

Sorularınız, hukuki ihtiyaçlarınız veya profesyonel destek talebiniz için vakit kaybetmeden adım atabilirsiniz. Şimdi bizimle iletişime geçin; sizin için en doğru çözüm yolunu birlikte oluşturalım.

Tüketici Hukuku Avukatına Ulaşın!

İletişime Geçmek İçin Tıklayın!

en iyi tüketici hukuku avukatı
en iyi tüketici hukuku avukatı iletişim
anlaşmalı boşanma davası sık sorulan sorular

Sık Sorulan Sorular

  • Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurmadan önce satıcıyla iletişim kurmak zorunda mıyım?

    Zorunlu bir şart bulunmasa da satıcıyla yazılı bir iletişim kurmak, sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı sağlar. Yazışmalar başvuru dosyasına eklendiğinde kanıt niteliği kazanır ve uyuşmazlığın çözümünü hızlandırır.

  • İnternetten alınan ürünlerde ayıp ortaya çıkınca hangi süre içinde başvuru yapılır?

    Mesafeli satışlarda cayma hakkı 14 gün, ayıp fark edildiğinde bildirim içinse makul süre uygulanır. Ürün teslim alındıktan sonra yaşanan her ayıp, makul sürede bildirildiğinde tüketici koruması sürer.

  • THH başvurusu sırasında avukat tutmak zorunlu mu?

    Başvuru sistemi herkesin kendi adına işlem yapabileceği biçimde tasarlanmıştır. Avukat desteği tercihe bağlıdır; karmaşık uyuşmazlıklarda profesyonel yardım süreç yönetiminde avantaj sağlar.

  • Hakem Heyeti kararı satıcıya ulaştığında ne kadar sürede uygulanır?

    Kararın tebliği sonrasında satıcı, belirlenen yükümlülüğü makul sürede yerine getirmekle sorumludur. Uygulama gerçekleşmediğinde tüketici, ilamlı icra yoluyla kararın hayata geçmesini sağlayabilir.

  • Başvurunun reddedilmesi durumunda başka hangi hukuki yollar izlenir?

    Hakem Heyeti kararı tüketicinin aleyhine sonuçlandığında 15 gün içinde Tüketici Mahkemesine başvuru yapılabilir. Mahkeme aşamasında deliller yeniden değerlendirilir ve uyuşmazlık daha geniş bir çerçevede ele alınır.

logo-footer